Not
Not ile Bilgi Kontrolü Mümkün mü?
Yazı yazmak hayatımızın bir parçası, uzun sürede parçası olarak kalması dileğiyle. Peki yazma aktivitemizi hayatımızın geri kalanında daha güçlü bir araç haline getirebilir miyiz? Gündelik hayatımızda genelde bilgiyi bir yerlere kaydetme şeklinde not alırız, iletişim için mesajlaşırız, iş için mail atarız, rapor yazarız ancak kafamızın içinde bitmek bilmeyen bir bilgi yığınları oluşur. Beynimizi dışsallaştırarak organize edebilir miyiz? Bu sorunun cevabını aramaya çalıştım.
Tarih ani sıçramalarla değil, birikimli dönüşümlerle ilerler. Yazının icadı insanlık tarihi için kuşkusuz bir dönüm sürecidir. Akrabalarımız 5.000 yıl önce şehirler büyürken artan ticaret hacmi ile beraber bu ticaret işlemlerinin kayıt altına almak istemişlerdir. Şiir, tarih, kanun, savaş kayıtları vb. yazılar ise sonra ortaya çıkmıştır. Bilgiyi dışsallaştırmanın yollarını arayan eski yunan ve mısır medeniyetleri kütüphaneyi icat etmişlerdir. (Levitin, 2014)
Platon başta olmak üzere bazı düşünürler yazı için ağır eleştirler yöneltmişlerdir. Platon’a göre yazı; “Bir teknoloji olarak unutturma işlevine sahiptir.”, hatta “Öğrenme illüzyonu yaratarak kişiyi bilgiden uzaklaştırır”. Ne ironidir ki bu sözlerine şuan bile yazılı kaynaklardan ulaşıyoruz. Antik Mısır’da da tanrısal bir armağan olarak görülmekteydi. Yazının mucidi sayılan Thoth aynı zamanda büyü ve bilgelik tanrısı olarak anılmıştır. Yazı insanların tanrılara rakip olabileceği düşüncesiyle bazı dönemlerde sakıncalı görülmüştür. Bazı metinlerde “yazıların yanlış ellerde büyüye dönüşeceği” uyarıları yer almaktadır. Pythagoras ve takipçileri bazı sembollerin yazılmasını “ritüel eylem” olarak kabul ederdi. Yazma eylemi, büyü yapmakla eş tutulurdu. Yazının yaygınlaşmadığı erken Orta Çağ Avrupa’sında, özellikle halk arasında, yazı bilmek büyü yapmakla eşanlamlı görülüyordu. Bir hafıza aracı olmanın ötesinde, gücü sabitleyen bir teknoloji olarak görüldü. Bu yüzden birçok toplumda yazıya hem saygı hem de korku karışık bir duygu beslenmiştir.
Beynimizin bilinçli işlem kapasitesi saniyede yaklaşık 120 bit ile sınırlıdır. Ancak bu sınır, bizi yalnızca bilgi miktarı açısından değil, etkileşim biçimimiz açısından da kısıtlar. Karşılıklı bir konuşmada ortalama 40 bit’lik bilgi işlenir, bu nedenle aynı anda üç kişiyle konuşamayız. Beynimiz eşzamanlı değil, sıralı çalışır bir görevden diğerine atlayarak ilerler. Bu geçişler yakıtların tüketilmesiyle, farkında olmadan yorgunluk ve verimsizlik yaratır. Dolayısıyla bu konuda başarısız olan beynimiz değil gündelik yaşamın, beynin fiziksel tasarım sınırlarını zorlamasıdır. (Csikszentmihalyi, 1990)
Araştırmacılar, 2008 yılında ortalama bir Amerikalının günde 11,8 saat boyunca 100.500 kelime ve 34 gigabayt bilgi tükettiğini iddia etmektedir. 1980’de ise ortalama 7,4 saat bilgi tüketildiği söylenmektedir. Bu yaklaşık %50’lik bir artıştır ancak 2025’te çok daha fazla bilgi yükü altında olduğumuzu belirtmeye gerek yok. (Hilbert and López, 2011)
Hızla artan bilgi yükü karşısında, bilgiyi sadece depolamak yetmiyor onu anlamlandırmak, organize etmek ve gerektiğinde hızlıca erişebilmek hayati bir beceri haline geliyor. Gündelik hayatımızda bunu sık sık deneyimliyoruz: Arabanın ya da evin anahtarını nereye koyduğumuzu unuttuğumuzda,Faturaların, kredilerin ödeme tarihlerini kaçırdığımızda, bu küçük ama etkili unutkanlıklar günlük hayatımızı zorlaştırıyor, strese neden oluyor. Bugün ben ne yaptım? gibi basit sorulara düşünüyorsan doğru adrestesin. İşte not almak ve kişisel bilgi yönetimi tam da bu noktada devreye girse?
Not almak yalnızca bilgiyi kaydetmek değil aynı zamanda zihnimizi rahatlatmak, günlük karmaşayı yönetmek ve önemli detayları unutmayı engellemek için bir araç olmalıdır. Bu sayede hem günlük hayatımız hem de profesyonel bilgi dünyamız daha düzenli, erişilebilir ve anlamlı hale gelebilir. Aynı zamanda notların arasında bağlantılar kurarak beynimizi dışsallaştırabilir ve bilgiyi çağırma - işleme sürecimizi hafifletebiliriz.
Ben de bu ihtiyaçtan yola çıkarak, kendi kişisel bilgi yönetim sistemimi kurmaya çalıştım ve çalışmaya devam ediyorum. Emacs (her şeyin yazı olduğu bir not programı) ortamında org-roam, citar gibi araçlarla desteklediğim bu sistemde, ayrı kategorilerde notları tutarak öğrendiklerim arasında güçlü bağlantılar kurabilmeyi düşünüyorum. Böylece sadece bilgiyi depolamakla kalmıyor, onu etkin şekilde kullanabilmeyi hedefliyorum. Bu yazıda doğrudan bu sistemi kullanmaya özen gösterdim. Önce araştırmalarımı ve düşüncelerimi geçici kısa notlar olarak tutmaya çalıştım. Önermediğim şey ise sıfırdan bir kişisel bilgi yönetim sistemi kurmaya çalışmak oldu. Bu yol düşündüğümden çok daha uzun ve karmaşık çıktı.. İlk başta hazır not tutma uygulamaları kullanmak daha mantıklı ve verimli olabilir. İhtiyaçlarımızı anlamamızda da yol gösterici olacağını düşünüyorum.
Bu notlar arasında yeni fikirler henüz ortaya çıkaramadım ancak önceliğim bu değildi zaten. Yeni öğrendiğim bilgileri aklımda tutma zorunluluğum ortadan kalkmış görünüyor. Yazıma başlamak için ilham gelmesini beklemek yerine, notları birbirine bağlayarak dışsallaştırıp beynimi rahatlatmaya çalışıyorum. Henüz beklentilerimi karşılayacak seviyede olduğumu hissetmiyorum ancak yine de etkisini belirgin biçimde hissediyorum. Notları düzenli tutmaya çalışmak bile bu yazıyı yazmamdaki en büyük motivasyon oldu.
Sonuç olarak, bu sürecin evrensel bir yöntemi olmadığını, herkesin kendi yolunu deneyimleyerek bulduğunu fark ettim. Aslında başlangıçta teknik yöntemleri ayrıntılı biçimde ele almayı planlıyordum fakat süreç kendiliğinden bu noktaya evrildi. Belki de bu, düşüncelerimi dışsallaştırmayı gerçekten başardığımın bir göstergesidir. En büyük kazanç ise bana yazma cesareti vermesi oldu diyebilirim.